Yapay zekanın yaygın olarak kullanılmaya başlanması, pek çok karmaşık sorunun ortaya çıkmasına neden oldu; bunların en önemlisi, insanların gerçekliğini ve görüntülerini taklit eden derin sahte fotoğraf, video veya ses kayıtları sorunudur.

Bu tür dosyaların oluşturulması yaratıcılık için yeni fırsatlar sağlar. Aynı zamanda deepfake içerik oluşturucuları sıklıkla başkalarının ve bir bütün olarak toplumun haklarını ihlal ediyor.

Deepfake’ler nasıl ortaya çıktı?

Bilim insanları 1990’ların sonlarından beri yapay zeka içerik teknolojileri geliştiriyorlar.

1997 yılında Video Rewrite, bir kişinin eklemlenmesini oluşturulan bir ses parçasıyla senkronize eden bir video oluşturma programını tanıttı. Yani yüz hareketleri bilgisayarın yarattığı sesle tamamen örtüşüyordu. Sonuç, inandırıcı konuşma yüz ifadeleriydi.

“Deepfake” terimi, 2017 yılında “deepfakes” takma adını taşıyan anonim bir kullanıcının Reddit forumunda AI pornografik videoları yayınlamasıyla ortaya çıktı: ünlülerin yüzlerini aktörlerin vücutlarına “yapıştırdı”.

Anonim bunu Yüz Değiştirme teknolojisini kullanarak yaptı. Aynı zamanda internette Nicolas Cage’in deepfake’leri ortaya çıktı; başrolde yer almadığı filmlere oyuncunun yüzü eklendi.

O zamandan beri deepfake’ler popülerlik kazanmaya ve günlük hayata nüfuz etmeye başladı.

Günümüzde süreğen yapay zeka teknolojileri aktif olarak gelişiyor: görüntü oluşturmak, ses işlemek ve bilgisayar grafiklerini gerçek videolarla birleştirmek için yeni fırsatlar ortaya çıkıyor.

Yapay zeka yalnızca dar bir insan çevresi için değil, aynı zamanda sıradan kullanıcılar için de erişilebilir hale gelmeyi sürdürüyor.

Deepfakes, bir kişinin onurunu ve itibarını karalayabilir (örneğin, sahte pornografik içerik yayınlarken) ve aynı zamanda bir ülkenin siyasetini de etkileyebilir.

2018’de internette Barack Obama’nın Donald Trump’ı eleştirdiği sahte bir video ortaya çıktı.

Olabildiğince gerçekçiydi ve hızla viral oldu. İçerik yazarları bu şekilde deepfake tehlikesini ortaya koymak ve soruna dikkat çekmek istediler.

Amerika Birleşik Devletleri’nde deepfake’ler ulusal güvenlik tehdidi olarak kabul ediliyor.

Kaliforniya’da, imajı temel alınan kişinin izni olmadan politikacıların yer aldığı yapay zeka içeriği yayınlamak ve sahte pornografi yayınlamak yasa dışıdır.

Sıradan insanlar için deepfake’ler dolandırıcılık tehdidiyle ilişkilendirilir: Saldırganlar sevilen birinin sesini taklit eder ve kurbandan para çalar, şantaj için uygunsuz içerik kullanır ve ünlü kişilerin resimlerini kullanarak kullanıcıları aldatır.

2021’de kimliği bilinmeyen kişiler, girişimci Dmitry Matskevich’in derin sahtekarlığını yaptı ve yüksek kazançlar üzerine bir ustalık sınıfının reklamını yaptı. Etkinliğin bağlantısı bir dolandırıcılık sitesine yönlendirdi.

Deepfake’ler insanlar için tehlikeli olabileceğinden, dünya çapında sahteleri tespit edecek algoritmalar geliştiriliyor.

2022’de büyük teknoloji şirketleri (Adobe, Microsoft, Intel, Sony ve diğerleri) deepfake’lerle mücadele için bir ittifak kurdu.

2021 yılında Rusya İçişleri Bakanlığı, uydurma içeriklerin tespitine yönelik bir çalışma yapılmasını emretti.

Deepfake teknolojilerinin teknolojik ve yasal düzenlemesi

Deepfake teknolojilerinin günümüzde sadece ortalama bir insan için değil aynı zamanda uluslararası güvenlik mimarisi için de ciddi bir tehdit oluşturduğu açıktır.

Bu nedenle, deepfake’lerin kullanımlarından kaynaklanan zararları en aza indirmek için, deepfake’lerin olası düzenlemelerine yönelik önlemlere odaklanmak gereklidir.

2021 yılında Buffalo Üniversitesi’nden bilim insanları, fotoğraftaki kişinin gözlerine göre deepfake’leri %94 doğrulukla hesaplayan bir algoritma geliştirdi.

Yapay zeka sistemi, ışığın korneaya doğal olarak yansıyıp yansımadığını ustaca belirliyor.

Bununla birlikte, derin sahte tespit algoritmalarının patlayıcı bir şekilde geliştirilmesi ve uygulanmasıyla bile, ağa yüklenen sentetik içeriğin, sınırlı bir süre için de olsa, internette bilginin yayılma hızı nedeniyle onarılamaz hasara neden olabileceği anlaşılmalıdır.

Klasik hukuk açısından bakıldığında, deepfake’lerin önemli bir kısmının oluşturulması veya dağıtılması, iftira, sahtekarlık veya bir kişinin imajının (kişiliğinin) kötüye kullanılması olarak sınıflandırılabilir; bu da idari, hukuki ve hatta cezai sorumluluk anlamına gelir.

Teorik olarak, medeni, idari ve ceza mevzuatına uygun hükümlerin eklenmesiyle deepfake’lerin suç sayılması mümkündür.

Bununla birlikte, suçlunun adalet önüne çıkarılması açısından durum o kadar da net görünmüyor; çünkü siber suçlu, çoğu zaman olduğu gibi, kişisel güvenlik adına, başka birinin (yabancı) yetki alanında veya anonim bir ağ aracılığıyla kötü amaçlı içerik yayınlıyor.

Bu bağlamda dünyada yasal düzenlemedeki güncel eğilimler, dijital platformlarda otosansüre veya özdenetime doğru sürükleniyor.

İdeal durumda, deepfake’lerin yanı sıra zararlı olabilecek diğer içerikleri tespit etmek ve kaldırmak için yeterli çabayı kendileri göstermelidirler.

Ancak pratikte durum farklıdır.

Küresel ekosistemlerde (örneğin Alphabet markası altında), kanunlar, etnokültürel veya dini gelenekler yerine, çok sayfalı “kurumsal normlar”, “topluluk kuralları” ve ayrıca bazı “etik ilkeler” gerçek düzenlemeden sorumludur.

Bunların ortaya çıkmasıyla ne devletlerin ne de kullanıcıların herhangi bir ilgisi yoktur, ancak ekosistemin tüm avantajlarına erişmek ve bunlardan yararlanmak istiyorlarsa buna uymak zorundadırlar.

Bu anlamda, herhangi bir sentetik içeriğin “kalitesinin” ve “kabul edilebilirliğinin” ölçüsü, belirli bir dijital platformun belirli bir dizi kural ve politikası olarak karşımıza çıkmakta ve duruma göre bu platformun sahipleri ve işletmecileri olarak yorumlanmaktadır.

Bu nedenle, faaliyet gösterdiği ülkelerde dijital platformların yakın kontrol altına alınması, toplumu deepfake’ler de dahil olmak üzere zararlı içerikten korumaya yönelik bugüne kadar uygulanan tek yaptırım tedbiridir.

Düzenleyici tarafından temsil edilen devlet, “doğru” ve “yanlış” içerik kriterlerini belirliyor ve dijital platform bunları rehberlik ve uygulama amacıyla kabul ediyor. Aksi takdirde büyük para cezaları veya ulusal yargı alanındaki faaliyetlerin feshi söz konusudur.

Güven ama kontrol et

Kötü niyetli deepfake’ler teknolojik ve yasal düzeyde karşı koyma yöntemleriyle ilgili her şey az çok açıksa, o zaman sıradan bir vatandaş üçüncü tarafların manipülasyonunun nesnesi olmaktan kaçınmak için ne yapabilir?

Dijital içerik bağlamında öncelikle aşağıdaki temel noktalara dikkat etmelisiniz:

-Sahtecilik ve dezenformasyon çağında yaşadığımızın farkına varmak gerekiyor;

-Görüntülenen “rezonanslı” içeriğin çeşitli kaynaklardan doğrulanması tavsiye edilir;

-Siyasi içerik söz konusu olduğunda kamuya açık bir açıklama beklemeniz ve/veya resmi kaynaklardaki bilgileri tekrar kontrol etmeniz gerekir;

-Grafik içeriği görüntülerken aşırı pikselleşme, kusurlar, net olmayan veya bulanık görüntüler, video dizisinde olası paraziti gösterir; bu nedenle ek onay olmadan gördüklerinize güvenmemelisiniz;

-Doğal olmayan insan hareketleri, yüz ifadeleri, yüz kaslarının seğirmesi de videonun düzenlenebileceğini gösterir;

-Ünlü bir kişinin (veya hedef sizseniz yalnızca sizin bildiğiniz) fiziğindeki, sesindeki, tonlamasındaki, saç stilindeki tutarsızlıklar;

-Değiştirilen yüzün bulanık çerçevesi, gölgeler, ışık ve ten rengindeki farklılık da sahte olduğunu ortaya koyuyor.

Deepfake’ler uluslararası hukuk tarafından düzenlenmez.

Hükümetler diğer devletlere karşı deepfake kullandığında uluslararası hukukun oynayacağı bir rol var. Ancak bırakın deepfake’ i, uluslararası hukukun genel olarak siber uzayı nasıl yönettiği bile belirsizdir.

Devletler, uzmanlar ve akademisyenler yıllardır uluslararası hukukun siber uzaya nasıl uygulanacağını tartışıyorlar.

Hukukta kişilik haklarının korunması esastır.

Türk Medeni Kanunu’na (“TMK”) göre kişilik haklarına yönelik her türlü saldırı hukuka aykırıdır. Doğal olarak mevzuatlarda bu kuralın istisnaları bulunmaktadır.

Mayıs 2020’de WIPO, Fikri Mülkiyet Politikası ve Yapay Zeka Konusunda Gözden Geçirilmiş Sorunlar Belgesini yayınladı. Bu politikada konuya ilişkin temel sorunlar şu şekilde tespit edilmiştir:

-Telif hakkı, derin sahtekarlıkların düzenlenmesi için uygun bir araç mıdır?

-Deepfake’ler telif hakkına konu olabilecek verilere dayanılarak oluşturulduğuna göre deepfake’in telif hakkından faydalanması gerekir mi?

-Eğer deepfake’lerin telif hakkından faydalanması gerekiyorsa, deepfake’in telif hakkı kime ait olmalıdır?

-Eğer derin sahtekarlıklar telif hakkı kapsamındaysa, benzerleri ve “performansları” derin sahtekarlıkta kullanılan kişiler için adil bir ücretlendirme sistemi olmalı mı?

WIPO, deepfake içeriğin yarattığı sorunların çok boyutlu olduğunu belirtiyor.

WIPO ayrıca, bir kişiyi tamamen tutarsız veya yanlış bir şekilde tasvir eden derin sahte içeriğin telif hakkı korumasıyla ödüllendirilmemesi gerektiğini de belirtiyor.

Kanaatimizce eser olma şartlarını karşılayan bir fikri ürün, FSEK kapsamında içerdiği kişilerin kişilik haklarını veya fikri mülkiyet haklarını ihlal ediyor olsa bile eser unvanına sahip olmalıdır.

Ancak kişisel hak veya fikri mülkiyet hakkı sahipleri, TMK ve FSEK’te öngörülen yöntemlerle yazarın haklarını kullanmasını engelleyebilir ve bu içeriğin dolaşımını engelleyebilir.

Yazarın “İslam Hukuk Açısından Kripto Paralar Hakkında Değerlendirme” isimli yazısını bağlantıdan okuyabilirsiniz.

Dr. Bilal Tanrıverdi’nin tüm Blog yazılarını bağlantıdan okuyabilirsiniz.

Yararlanılan Kaynaklar

-Lucas, K. T. (2022) Deepfakes and Domestic Violence: Perpetrating Intimate Partner Abuse Using Video Technology, Victims & Offenders, 17:5, 647-659. Available here.

-Criminal Justice and Courts Act 2015 (c. 2). Available here.

-Farrer & Co LLP, Ekim 2023

-“The History of Deepfake Technology: How Did Deepfakes Start?,” Deepfake Now, last modified April 21, 2020,

-Karen Hao, “Deepfake Porn Is Ruining Women’s Lives. Now the Law May Finally Ban It.,” MIT Technology

Review, last modified February 12, 2021, accessed April 24, 2023,

https://www.technologyreview.com/2021/02/12/1018222/deepfake-revenge-porn-coming-ban/.

-Lourdes Vasquez, “Recommendations for the Regulation of Deepfakes in the U.S.: Deepfake Laws Should

Protect Everyone Not Only Public Figures” (unpublished manuscript, 2021), 7.

Bilal Tanrıverdi, Uzun yıllar Türkiye’de ve yurtdışındaki medya kuruluşlarında muhabirlik editörlük yöneticilik yapmıştır.
Uluslararası Hukuk lisans yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Türkiye, İngiltere ve Amerika’da yapan Tanrıverdi, Birçok devlet kurumu, Şirket ve STK’larda da danışmanlık, idarecilik ve uzman görevlerinde bulunmuştur.

Hukuk Çalışma Alanları

Kamu Hukuku
Savaş Barış ve Çatışma Çözümleri
İnsancıl Hukuk
Deniz Hukuku
Enerji Hukuku
Siber Hukuk
Twitter: @btnrvrd